Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, yeni parti kuracakları öne sürülen 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül-Ali Babacan partisi ile eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun arasındaki ilişkiye değindi.
Selvi’nin yazısı şöyle;
“Henüz partilerini kurmadılar ama aralarında sert rüzgârlar esmeye başladı.
Abdullah Gül-Ali Babacan partisi ile Ahmet Davutoğlu arasındaki soğukluktan söz ediyorum.
Davutoğlu’nun son çıkışları ve AK Parti içine yönelik mesajları, Abdullah Gül-Ali Babacan cephesini rahatsız etmiş.
Bu tablo bir kez daha Davutoğlu ile onların ayrı partiler kuracakları tezini netleştirdi. Sadece parti tabelaları ayrı olmayacak. Abdullah Gül-Ali Babacan partisi daha çok merkeze hitap edecek. Ahmet Davutoğlu’nun kuracağı partinin ise daha çok AK Parti’nin içine seslenmesi bekleniyor.
Yeni parti kurma çalışmalarının perde arkasını iyi bilenler açısından bu durum sürpriz değil. Ama bu kadar erken kapışacakları beklenmiyordu. Yeni parti kuracaklar hem Erdoğan’a karşılar hem de birbirlerine karşılar.
Ayrıca Abdullah Gül’ün iki konuda Davutoğlu’na kırgın olduğu söyleniyor.
1- Gül’ün Cumhurbaşkanı, Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanı sıfatıyla ABD’de oldukları sırada Ahmet Davutoğlu, Gülen’i ziyaret etmişti. Daha sonra ziyaret kendisine sorulduğunda da Gül’ün bilgisi dahilinde ziyaret ettiğini söylemişti. Abdullah Gül’ün bundan dolayı Davutoğlu’na kırgın olduğu söyleniyor. Burada bir saptamada bulunmak istiyorum. Hem Gül hem Davutoğlu aradaki özel kalem Gürcan Balık tarafından farklı bilgiler verilmek suretiyle aldatılmış olabilir.
2- Gül, Cumhurbaşkanlığı’ndan 28 Ağustos 2014 tarihinde indi. Ahmet Davutoğlu ise 27 Ağustos günü yapılan AK Parti kongresinde AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan seçildi. Gül’ün Putin-Medvedev modeli uygulanarak Erdoğan Cumhurbaşkanı olurken kendisinin de partinin başına geçip Başbakanlığı üstlenmek istediği biliniyordu. Ama Erdoğan buna engel oldu.
Erdoğan’ı tasfiye partileri
Erdoğan büyük lidermiş. Bu kadar egosu yüksek insanları 17 yıl bir arada tutmayı başarmış. Bunlar şimdi henüz partileri yokken dahi birbirlerine dirsek atıyorlar. Bir de iktidar alternatifi olsalar ne yaparlar? Erdoğan kendisi Cumhurbaşkanı olma imkânı varken “Kardeşim Abdullah” demiş, o görevi Gül’ün üstlenmesini sağlamıştı.
Hem de Cumhuriyet mitinglerine, 367 kararına ve 27 Nisan e-muhtırasına rağmen. Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Binali Yıldırım seçenekleri olmasına rağmen Ahmet Davutoğlu’nun başbakan olmasını sağlamıştı. Acaba diyorum, Gül ya da Davutoğlu’nun imkânı olsa aynı koltukları Erdoğan için önerirler miydi?
Erdoğan onlar için her kavgayı verdi ama onlar Erdoğan için hiçbir kavgayı vermediler. Şimdi ise Erdoğan’ı tasfiye projesinin bir parçası oluyorlar. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya’ya “Tek eksiğimiz muhafazakâr dindarlara ulaşmakta yaşanıyor. Çünkü Erdoğan aramıza kalın bir duvar koydu. Babacan ve Davutoğlu’nun partisi bu açıdan muhafazakâr dindar seçmene çabuk ulaşmayı kolaylaştıracak yapılar olacak, çünkü onlarla arasına bizim gibi duvar öremez. Babacan ötekine rahat ulaşılabilmeyi kolaylaştırır ki bu bizim için çok önemli” demişti.
Akşener’in uyarısı
Akşener’in bu tespiti çok önemli. Çünkü artık hesaplar 2023’e göre yapılıyor. Daha doğrusu 2023’te Erdoğan’ı tasfiye etmek üzere yapılıyor.
Erdoğan’ın karşısındaki kefede CHP yer alıyordu, yetmiyordu. Sonra AK Parti ittifak sistemini getirdi. Böylece girdikleri her seçimi kazanacaklardı. Ama ittifak sistemi daha çok muhalefete yaradı. Hem 24 Haziran milletvekili seçimlerinde hem yerel seçimlerde bunu gördük.
AK Parti kendi silahıyla vuruldu. Erdoğan’ın karşısındaki kefede CHP’nin yanına İYİ Parti geldi, HDP yerini aldı, Saadet Partisi konuldu, DP’nin desteği sağlandı. Ancak onlar Erdoğan’ı yenmeye yetmedi. Bu kez AK Parti kefesinden Abdullah Gül-Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun ağırlıkları alınıp Erdoğan karşıtı kefeye konulacak.
Akşener bu denklemi şöyle kurmuştu: “Şimdi buna Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun kuracağı partiler de eklenecek. Şöyle bir tabloda seçime gidildiğini düşünün. İçinden koptuklarıyla beraber olmayacaklarına göre bir tarafta Babacan, Davutoğlu, SP, İYİ Parti ve CHP, karşılarında ise MHP ve AK Parti. Millet ittifakı daha çeşitli, daha kapsamlı bir yapı”.
Bütün hesap bu.
Yüzde 50 artı 1’in arandığı yeni sistemde altın hisse, 1 kişiyi elinde tutan partide.
AK Parti’nin 31 Mart yerel seçimlerinde İstanbul’u yüzde 0.85’le kaybettiği unutulmasın.
Bu Erdoğan karşıtlarının hesabı. Ama bir de Erdoğan’ın hesabı var. Onu da ilerleyen süreçte göreceğiz. AK Parti’nin havuzu boşaltmak yerine yeni paydaşlar bulup havuza su takviye etmesi gerekiyor.
Çünkü 2023’e giderken durumu ciddi görüyorum.”
Yorumlar