YSK, Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunacak

YSK'dan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarıyla ilgili olarak yapılan açıklamada, "Referandum hakkındaki açıklamaları dayanaksız" denildi

YSK, Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunacak
Son Güncelleme: 23 Ağustos 2019 Cuma 11:49
16 Şubat 2018 Cuma 16:35

YSK Başkanı Sadi Güven, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun referanduma yönelik sözlerine ilişkin açıklama geldi. Güven, Kılıçdaroğlu'nun sözlerinin dayanaksız olduğunu ifade ederek konu hakkında suç duyurusunda bulunulacağını açıkladı.

YSK Başkanı Güven'in açıklaması: 

Kemal KILIÇDAROĞLU’nun bir televizyon kanalında 14/02/2018 günü yayınlanan bir programda 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Halkoylamasına yönelik olarak; 

“Gayrimeşru bir referandum, Yüksek Seçim Kurulu kararıyla aldılar onu, yoksa biz kazandık. Demokrasiye inananlar kazandı.” 
“Hayır çıktı elbette. 51.2 hayır çıktı.”

“Yüksek Seçim Kurulunun içine çöreklenmiş bir grup çete mensubu dediler ki hayır efendim buradan evet çıktı. O nedenle biz bunu meşru kabul etmiyoruz…” ifadelerinin yer aldığı görülmektedir. 

Yetki, görev ve sorumluluğunu Anayasadan alan Yüksek Seçim Kurulu; Anayasa ve kanun hükümlerine uygun olarak düzenlediği Genelge hükümleri ile 16 Nisan 2017 Pazar günü yapılan halkoylamasının düzen içinde ve dürüstlükle yürütülmesi için gereken önlemleri almıştır. Sandıklarda görev yapan 7 kişiden en az 5 kişisi siyasi parti temsilcisi olup, bu kapsamda sandık kurulu başkanlarına ve siyasi partilerin sandıktaki temsilcilerine eğitim verilmiştir. Eğitime temsilcisini gönderen partili üyelere ayrıca sertifika düzenlenmiştir. Sandık kurulu başkan ve üyelerine seçim günü, seçimin başlamasından bitimine kadar neler yapmaları gerektiği liste halinde verilmiştir. 

Ayrıca sandık kurulu başkanlarına o gün neler yapacakları SMS ile bildirilmiş, bu mesajda oy pusulası ve zarfların mühürlenmesi gerektiği ifade edilmiştir. 

Bütün bu önlemlere rağmen halkoylamasının yapıldığı gün itibariyle Kurula intikal ettirilen bilgiler çerçevesinde, bazı sandıklarda “tercih” mührü yerine “evet” mührü kullanıldığının öğrenilmesi üzerine 559 sayılı karar, bazı sandıklarda da oy zarfı ve oy pusulalarının sandık kurulları tarafından mühürlenmesi ihmal edilmek suretiyle oy kullandırıldığının öğrenilmesi üzerine de 560 sayılı karar, Anayasanın 79. maddesinin yüklediği görev ve sorumluluk kapsamında alınmış olup, sandık kurulunun başkan ve üyelerinin yapmış olduğu hata nedeniyle seçmen iradesinin yok sayılmaması gerektiğine karar verilmiştir.

Bu kararlar, 11 Yüksek Mahkeme Üyesi ve Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Halkların Demokratik Partisi Temsilcisinin hazır olduğu toplantıda, hiçbir sandık sonucu Kurula yansımadan alınmış ve Ülke genelinde kargaşa yaşanmaması adına kaç tane sandık kurulu mührü bulunmayan oy olduğu saydırılmamıştır. Bu kararlar ilk kez alınmamış, daha önce alınan ve Ek-2’de liste halinde örnek olarak gösterilen bazı kararlardan 01/04/1984 tarihli, 1984/272 sayılı, 08/04/1989 tarihli, 1989/350 sayılı, 31/08/1990 tarihli, 1990/283 sayılı, 02/04/1994 tarihli, 1994/334 sayılı, 08/04/1994 tarihli, 1994/680 sayılı, 03/04/2004 tarihli, 2004/935 sayılı kararlar da aynı gerekçelerle alınmış olup, tek farklı karar 2014 yılında alınan karardır.

7 Haziran 2015 Milletvekili seçiminde sandık kurulu mührü basılmayan oy pusulaları hakkında Halkların Demokratik Partisi aynı gerekçelerle, oyların geçerli sayılmasını istemiş (Ek-3), aynı seçimde Cumhuriyet Halk Partisi’de oy pusulalarının arka yüzünün önce “EVET”, sonra sandık kurulu mührü ile iki kez mühürlenmesi nedeniyle, başkan ve üyelerin hatası nedeniyle sandığa yansıyan seçmen iradesinin yok sayılmaması gerektiğini ileri sürmüştür. 

Yüksek Seçim Kurulunun kararları aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (Ek-5), Anayasa Mahkemesi (Ek-6) ve Danıştay’a (Ek-7) yapılan itirazlar reddedilmiş ve kabul görmemiştir. 

Yüksek Seçim Kurulu kararları Anayasanın 79. maddesi kapsamında kesin olup, aleyhine başka bir mercie başvurulamayacak ise de; hukuki açıdan tartışılabilir ve eleştirilebilir kararlardır. Hatta hukuki çerçevede yapılacak bu tartışma ve eleştiriler seçim hukukuna katkı sağlayacağı için yararlı da olacaktır.

Ancak, hukuki eleştiri sınırını aşacak şekilde, doğru olmayan beyanlar Anayasal Kurumu zedeleyeceği gibi, konuşan kişiye kararda imzası bulunanlar aleyhine hakaret etme hakkı vermemektedir. 

Halkoylamasında 167.072 sandıkta seçim yapılmıştır. Siyasi parti temsilcileri tarafından tutanak altına alınan sayım döküm cetveli, sandık sonuç tutanağı, ilçe ve il birleştirme tutanaklarının tamamı 16 Nisan 2017 Halkoylamasından bu yana Yüksek Seçim Kurulu internet sitesinde herkesin incelemesine açık tutulmaktadır. Bu güne kadar sandık sonuçlarının değiştirildiği yolunda somut bir şikayet gelmediği gibi sonuçların değiştirilmesi de mümkün değildir.

Seçim günü tutanaklar Yüksek Seçim Kuruluna geldiği anda eş zamanlı olarak siyasi partilerle paylaşılmıştır. 
Yüksek Seçim Kurulu görevi gereği seçmenlerin iradesini tespit etmiştir. Mükerrer seçmen ve sahte oy olduğu ileri sürülmemiştir. Bu şekilde yapılan seçimde siyasi partilerin temsilcileri tarafından sandık başında tutulan ve internet ortamında 80 milyon vatandaşın erişimine açılan tutanakların toplanması suretiyle sonuçlar ilan edilmiştir. 
Bu ilana göre sonuç %51.41 EVET, %48.59 HAYIR olarak kamuoyuna duyurulmuştur. 

Kemal KILIÇDAROĞLU’nun %51.2 HAYIR çıktı ifadesinin tüm sandık sonuçları kesinleşmiş, açıklanmış ve kamuoyu ile paylaşılmış olmasına karşın, dayanaktan yoksun olduğu açıktır. Anılan oranı yansıtan sandık bazlı belgelerin kamuoyuna ve Kurulumuza açıklanması gerekir. 

Hiçbir kayıt ve belge verilmeksizin böyle bir oran açıklaması da sorumlu bir davranış değildir. Kaldı ki sayım döküm işlerine yönelik olarak 167.072 sandıktan Yüksek Seçim Kuruluna sadece 63 itirazda bulunulmuştur. 

Hukuki tartışma ve tenkit hak olmakla birlikte, kimsenin Yüksek Mahkeme olan Yargıtay ve Danıştay Genel Kurullarınca kendi üyeleri arasından salt çoğunlukla seçilen Yüksek Seçim Kurulu Üyelerine, Yüksek Seçim Kurulunun içine çöreklenmiş bir grup çete mensubu deme hakkı yoktur. 

Bu şekildeki hakaret içeren önceki ifadeleri nedeniyle ilgili hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurularında bulunulmuş, Başsavcılıkça düzenlenen fezlekenin Türkiye Büyük Millet Meclisine iletilmek üzere ilgili mercie gönderildiği öğrenilmiştir. 

İlgili hakkında ayrıca, bu beyanları ile ilgili olarak da suç duyurusunda bulunulacaktır.

Bu içeriğimize de göz atabilirsiniz clear_all

Yorumlar