Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, bugünkü köşesinde dindar kesimin bu seçimlerde mutlu olduğunu, çünkü adayların meydanlarda bu kesimi rahatsız edecek hiç bir söylemde bulunmadığını yazdı.
"Başörtülü / Başı kapalı ayrımı yok diye inletiliyor meydanlar. Ne güzel!" diye yazan Ahmet Hakan, yazısına şöyle devam ediyor:
Söze başlarken muhakkak “Allah’ın izniyle” deniyor. Ne harika!
“İsteyene istediği kadar din dersi, istemeyene zorla din dersi yok” deniyor. Ne muhteşem!
Din görevlilerinin özlük hakları asla ihmal edilmiyor. Ne şahane!
“Ezan bağımsızlığımızın da sembolüdür” deniyor. Ne anlamlı!
Camiler uğrak yeri oluyor, alınlar secdeye değiyor. Ne iyi!
En büyük vurgu, geleneksel değerlere yapılıyor. Ne mutlu!
Şimdi bazı dindarlar...
“Güzel, harika, muhteşem, şahane, anlamlı, iyi falan da... Bakalım bunları yapanlar samimi mi?” diye sorabilirler.
Bu soruya iki hadisle cevap verelim:
- BİRİNCİ HADİS: Bir sahabe, savaşta “la ilahe illallah” dediği halde birisini öldürmüştü. Peygamberimiz buna çok kızdı ve o sahabeyi azarladı. Sahabe, “Ama o korkusundan böyle söyledi” deyince Peygamberimiz, “Kalbini yarıp baktın mı? Sen kıyamette bunun hesabını nasıl vereceksin” dedi ve öfkeli bir halde bunu o kadar çok tekrarladı ki... Sahabe, “Keşke şu ana kadar Müslüman olmamış olsaydım” diye temennide bulundu.
- İKİNCİ HADİS: Bir gün Peygamberimize kaba davranan birisi için Halid bin Velid, “Şunun boynunu vurayım mı” dediğinde Peygamberimiz, “Hayır! Namaz kılan birisi olabilir” dedi. Halid bin Velid, “Öyle namaz kılanlar var ki dili başka kalbi başkadır” deyince Peygamberimiz, “Ben insanların kalplerini deşmek, karınlarını yarmak için gönderilmedim” dedi.
Yorumlar