Yapılan değerlendirmeler ışığında Anayasanın 20'inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan pozitif yükümlülüklere uyulduğu ve başvurucunun özel hayatının korunması hakkı ile davalının basın özgürlüğü arasında makul bir dengenin gözetildiği sonucuna varıldı.
Açıklanan gerekçelerle; özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların kabul edilebilir olduğuna, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna, Anayasanın 17'inci maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması hakkının ihlal edilmediğine, yargılama giderlerinin başvurucunun üzerine bırakılmasına karar verildi.