Selda Bağcan’ın
açıklamaları şöyle:
“Müziğe profesyonel olarak fizik mühendisliği
bölümünde okurken başlamışsınız. Eğitimini aldığınız mesleği yapmak yerine
müzisyen olmayı tercih etmenizde ne etkili oldu?
Ailemden gelen büyük bir müzik tutkusu vardı içimde. Başta babam olmak üzere ailemde birçok kişi enstrüman çalıyordu. Genetik bir durum var yani. Müziğin içinde büyüdüm. Küçük yaşlardan itibaren şarkı söylüyordum. 15 yaşındayken orkestrayla sahneye çıkıyordum. Bana 'Küçük Selda' derlerdi. O zamanlar Batı müziği söylerdim. Bizim ailede herkes ya doktor ya da mühendis olduğu için ben de mühendislik okumaya karar verdim.
Çok da
başarılı bir öğrenciydim, bu başarım üniversitede de devam etti. Bu süreçte
aktif olarak müziğin içinde olamadım çünkü derslerime yoğunlaşmam gerekiyordu.
Ama bu yıllarda bizim kuşağın da etkisiyle türküye merak sardım. Üniversite son
sınıfta bana haksızlık yapıldı. Yüksek not almama rağmen inkılap tarihi
imtihanı iptal edildi. Mezuniyet için de bu dersi vermem şarttı. Mezun
olabilmek için bir daha o sınava girmedim. Daha sonra müziğe tekrar dönüş
yaptım.
Ankara'da
doldurdum ilk 45'liğimi. Gitarla türkü söylemiştim. İstanbul'da görüştüğümüz
birkaç plakçı çok umursamadı ama sonra Ankara'daki Sel Plak iki 45'lik için
benimle sözleşme imzaladı. Bunlar da aynı gün çıktı ve 1 milyonun üstünde
satarak rekor kırdı. Bu başarıdan sonra İstanbul'daki plakçılar kapıma dizildi.