Farklı ülkelerden, farklı dillerden
insanlar konserlerinizde sizin şarkılarınızı ezbere söylüyor. Neler
hissediyorsunuz bu manzara karşısında?
Çok hoşuma gidiyor. Yurt dışındaki müzikseverler şarkılarıma büyük ilgi gösteriyor. Örneğin, Amerika'daki bir festivalde 'Oğul' şarkısını söylerken zenci bir kadın sahnenin önüne kadar ağlayarak geldi. 12 Eylül'e gönderme yapan şarkı, oğlunu kaybetmiş bir annenin ağıtını anlatıyor. Uzun havalardan çok etkileniyor yabancı dinleyiciler. Yurt dışındaki konserlerim çok coşkulu geçiyor. 'Selda' diye ismimi haykırıyor hepsi. 'Yaz Gazeteci', 'Oğul', 'Acıyı Bal Eyledik' şarkılarım çok popüler yurt dışında.
Dünyanın birçok ülkesinde
konserlerinize devam ediyorsunuz. Ülkemizin tanıtımına en çok katkı sağlayan
alanların başında sanat geliyor, değil mi?
Kültür ve sanat, Türkiye'nin tanıtılması için çok önemli. 1972'de çıkan albümümle birlikte Batı Avrupa'da turne yapmaya başladım. Çok festival gezdim o yıllarda. Daha sonrada Cem Karaca ile birlikte yurt dışına konserlere gittik. Tren ile çok uzun yollar yaptık onunla. Hatta 'Boyacı Çocuk' şarkımı trende yapmış ve ilk Cem'e dinletmiştim. Organizatörlerin daveti üzerine gidiyorduk yurt dışına konserlere. Bugüne kadar yalnız bir defa, 1972 yılında, Dışişleri Bakanlığı'nın tayiniyle Bulgaristan'da gerçekleştirilen Altın Orfe Festivali'nde Türkiye'yi temsil etmiştim.
Ülke
tanıtımına katkı sağlamıştı bu etkinlik. Ülkemizin daha çok tanıtılması için
sanatçılarımız yurt dışında daha çok konserler vermeli. Devletimiz de bu konuda
bizi daha çok desteklemeli. Türkiye'yi temsil edebilecek sanatçılara diplomatik
pasaport verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Dünyada başka ülkeler sanatçılarına
diplomatik pasaport veriyor. Kültür Bakanlığı'mızın tayiniyle sanatçılar çok
daha fazla Türkiye'nin tanıtımına katkı sunacak projelerde yer almalı. Örneğin,
ben zaten yurt dışında sürekli konser veriyorum ancak Kültür Bakanlığı
eşliğinde projeler gerçekleştirirsek, dünyayı dolaşırsak, ülkemizin tanıtımına
daha çok katkı sunarım diye düşünüyorum.
Türk halk ve protest müziğin yaşayan
en büyük kadın sesisiniz. Müzikte bu noktaya geleceğinizi hayal ediyor
muydunuz?
Hayal ediyordum çünkü çocukluğumdan bu yana müziğe odaklanmıştım. Hatta hak ettiğim yerde olmadığımı düşünüyorum. Ama uluslararası arenada etnik müzik yapan çok değerli birçok isim de hak ettiği yerde değil hâlâ. Protest müzik yapanlar kendi içinde zorluklar yaşıyor. Örneğin, tek kanallı TRT döneminde, 20 sene, 1972'den 1992'ye kadar yasaklıydım. Hak etmediğim bir durumdu bu. Ekrana çıkamasam da kasetlerim çok satmıştı. O dönemde kasetlerimizin daha çok satmasının bir nedeni de yasaklı sanatçı olmamdı bana göre. TRT, beni ekranına çıkarmadığı için halk, şarkılarımı dinlemek için kasetlerimi ve plaklarımı almada inat ediyordu.