Hürriyet’in aktardığına göre Milor, “Şu ana kadar yediğiniz ve içtiğiniz hangi yemeği ve içeceği unutamadınız?” sorusuna şöyle yanıt verdi: “Unutamadığım aslında birçok farklı lokantacı. Memleketimin insan manzaraları. Çok düzgün donanımlı ‘arif’ denilen insan tanıdım. Üzüldüğüm taraf şu keşke defter tutup notlar yazsaydım, yemeklerden değil de insanlardan bahsetseydim. Tabii ki arada fazla esnaf olan bana olan yaklaşımları tamamen ticari olan insanlar da gördüm fakat çok içten samimi olan ve bana karşı yaklaşımının çok içten olduğunu düşündüğüm değerli insanlar da gördüm. Unutmadığım bunlar. Şu ya da bu yemek bu demek mümkün değil. Bence en güzel olan bu çeşitlilik.”
Çekim sırasında denize düşen telefonu hatırlatılan Milor’e, “Acaba denize düşen telefonunuzu alabildiniz mi? Ya da içindekileri kurtarmak için bir girişimde bulundunuz mu? Çok sakin bir tavırla karşılamıştınız çünkü” diye soruldu.
Milor şöyle cevap verdi: “Hayır o telefon gitti. Yeni telefon alındı hatta cebimde duruyor şu anda. 60 liraya aldım. Akılsız telefon. Çok güzel özellikle ABD ile konuşurken çok iyi oluyor kontörlü konuşuyorum. Şirketlere kanıp faturalıya geçmemek lazım. İyi ki denize düşmüş telefonum, yenisinden çok memnunum. Her işte bir hayır vardır.”
Milor, son olarak ’20 günlük süt kuzusu yemesi’ni anlattı: “20 günlük kuzu İspanya’da Ribera bölgesinde yaygın. Bu amaçla besleniyorlar. Bir gastronomi yazarı olarak özel tatların tadına bakmak benim için yükümlülük. Takdir edersiniz ki ben yemesem de bu kuzu mutfakta pişirilmeye hazır. Öte yandan tüm hayvanların yemek için kesilmesi etik açıdan doğru mu? Bu konuda mizanplas.com’da ciddi bir tartışma başlatmak istiyorum. Veganlara özel sempatim olduğunu da belirteyim.”