"Hayatımın dönüm noktası aneroksiya dolayısıyla geçirdiğim zor dönem diyebilirim. Tam anlamıyla aneroksiya teşhisi koyulmadı bana çünkü o dönem psikiyatriste gitmeyi reddettim. Bana 'ye' dedikleri zaman, 'bak çok zayıfladın, kötüye gidiyorsun' dedikleri zaman, 'karışmayın bana, iyiyim ben, bir şeyim yok' diyordum. Sonra bir gün arama motorundan baktım 'aneroksiya nedir?' yazayım dedim. 50 belirtisi varsa 48'i vardı bende, ama hala '2 tanesi yok bende, aneroksiya sayılmam' diyordum. O dönemde çok sevdiğimi kaybettim, dost kaybettim, sevdiğim adamı da kaybettim. Hastalık sürecim bittiğinde annem babam ve ekibim vardı yanımda. 3-5 tane sağlam arkadaşım olduğunu öğrendim ve ondan sonra çok büyüdüm. Oradan çıktıktan sonra da bir savaş verdim. Çünkü konserlerim iptal oldu, 'yıkılmadım ayaktayım' derken kendimi kaybettim, çok net delirdim.''
İrem Derici ilk travmasını anlattı
"İlk travmamı yaşadığımda 12-13 yaşındaydım, tatildeydik. Klasik her kız çocuğu babasına aşıktır ya benimki aşırı dozda bir aşktı. Cep telefonu yeni hayatımıza girmişti. Babam aradı, annem açtı telefonu 'babanız arıyor' dedi. Herhalde hal hatır soracak diye düşündük. Telefonu bana verdi annem, babam 'Kızım bir haberim var sana' dedi, 'Bir kız kardeşin oldu' dedi. 'İyi, hayırlı olsun' dedim, kapattım telefonu. 'Şimdi babam eve gidecek, onu karşılayacak bir çocuk olacak evde, biz neden öyle bir şey yaşamayacağız?' dedim. Sonra bir tane daha kardeşim oldu ama aynı duyguları yaşamadım. Bu yaşadığım olay; kısa dönemde olsa süren evliliğimde, eski eşimin önceki evliliğinden olan çocuğuna olan yaklaşımımda inanılmaz yardımcı oldu bana. Çünkü annem ve babam sağ olsunlar, ne yapılmaması gerektiğini çok iyi öğrettiler bana."
"Ezen ayak olacağına ezilen çiçek ol"