"Ben sana doğrusunu anlatayım: Bebek Şenliği’nin olduğu bir gün Bebek Parkı’ndaydım. Melisa 6 aylıktı. Yanımda da yardımcım vardı. Melisa kucağımdaydı. Elimizde çantalar, puset filan... Oturacak bir kafe aradık. Happly Ever After’a yürüdük, bütün masalar boştu, iki masa doluydu sadece. İşletme müdürüne 'Burada oturabilir miyiz?' diye sordum. Ama o iki dolu masada, herkesin zannettiği kişi yoktu. Yani onun bu olayla bir alakası yok. Fakat bana 'Hayır, oturamazsınız! Yerimiz yok!' dediler. Ben de oradan çıktım. Bir şey demedim. Ne diyeceğim? 'Beni niye almıyorsunuz' mu? Ayşe Kucuroğlu da yoktu orada ama bir şekilde almadılar beni. (...)"
"Doğru yani kafeye alınmadığım. Ama yemin ediyorum, hatta kızım üzerine yemin ederim, 'Göreceksiniz, ben burayı satın alacağım!' gibi bir düşünce aklımın köşesinden bile geçmedi. Ama hayat ilginç işte, o kafe sonunda benim oldu! Bu arada Ayşe’yle de gayet iyiyiz şu anda, hiçbir sorunumuz yok. O zaman öyle olması gerekiyordu demek ki. Ben takılmam bu tür şeylere."
(Açtığın kafe tutar mı?) "Tutacağını düşünüyorum. (Üç gün sonra o kafeden sıkılır mı?) Olur mu? Her şeyiyle bizzat uğraştım. Çok heyecanlıyım."
(Bir bilimkadını, bir sporcu, insanlığa benden daha faydalı biri rol model olmalı gençlere dediği oluyor mu?) "Olmaz mı? Her zaman diyorum. Allah belamı versin, sen şu anda benim Acun’a sürekli anlattığım şeyi söylüyorsun. O yüzden bana niye kızıyorlar anlamıyorum, rol modelim demiyorum ki."