UZLAŞMAKTAN YANAYIM
- Kitapta "Solcular, fakirleri koruyor. Biz de fakiriz, o zaman, ben de solcuyum" diyorsunuz. Solun hâlâ fakirleri koruduğunu düşünüyor musunuz?
Eskiden solun rezervi olan işçiler, Fransa'da Marine Le Pen'in ırkçı partisi Ulusal Cephe'ye oy veriyorlarsa, burada konu başkaymış diye düşünmek lazım. Ya da Trump'a oy veren zenciler ve hispanikler göz önüne alındığında... Rusya'nın ekonomisi berbat, halk perişan ama Putin'e destek yüzde 80-90'larda. Solculuk anlayışım 20'nci yüzyılda kaldı. Olayların başka türlü yürümesi gerekiyordu, şaşkınım.
- Sosyal medyayla ilişkiniz mesafeli. Son yıllada sosyal medyayı kullananlar kendileri gibi düşünmeyeni linç ediyor...
Sosyal medyanın negatif etkileri büyük oldu. İnsanlar sabun köpüğü gibi bir dünya yarattılar kendilerine, sadece kendileri gibi düşünenlere yer veriyorlar köpüğün içinde. Karşıt fikirlileri düşman ilan ediyorlar. Kışkırtıcı haberler yapılıyor ve insanlar delicesine sosyal medya üzerinden savaşıyorlar. Fikir alışverişi veya tartışma olmuyor, bodoslama hakarete başlıyorlar. Ben uzlaşmacı bir pozisyonu öneriyorum. Türkiye'deki her siyasi, sosyal görüş sahibiyle aramda, karşılıklı bir saygı ilişkisi istiyorum. Türkiye'nin siyasi, sosyal kavgalarının bitmesini, Türkiye'de kimsenin kendisini mağdur hissetmeyeceği bir ortamı umut ediyorum.
ORTADOĞU, TOPLUMSAL OLARAK KARIŞTIRILMAYA ÇOK MÜSAİT
- Süper güçlerin Ortadoğu'daki politikalarını nasıl yorumluyorsunuz?
Ortadoğu, tüm dünyanın iştahını kabartan enerji kaynakları nedeniyle bu durumda. Bu coğrafya da, toplumsal olarak karıştırılmaya çok müsait. Hiç kimse birbirine güvenmiyor, tarihsel düşmanlıklar var. Güçlü ülkeler için kolay lokma oluyorlar. Birbirlerine kırdırılıyorlar.
- Suriye'de yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok büyük bir trajedi ve bitecek gibi de görünmüyor. Suriye, din ve etnisite temelli birçok ayrılığın olduğu ülkelerden biri. Kolay bir düzelme beklemek hayalcilik olur.