Ne tuhaf değil mi? Sokakta görsek 'Merhaba'mızın olmadığı insanlara, sadece 'Takip et' butonuna basmak kadar bir 'emek' (!) verdikten sonra, onların hayatlarına, fikirlerine, duygularına dair, paylaştıkları her şeyle alakalı otorite kesiliyoruz. Bu hakkı kendimizde görüyoruz.
Eleştirmek, yargılamak, saldırmak hatta hakaret etmek artık bize serbest. Neden? 'Takip et' butonuna basmışız çünkü bir kere... Aman ne emek, ne çaba... Buradaki sanal dünyanın iletişimini önemsiyorum.
Gerçek hayat cesaretinin ötesinde bir korkusuzluk veriyor insanlara. Bu özgürlük ve korkusuzluğun sınırlarını merak ettiğim için paylaştıklarımı yoruma açık tutuyorum.
Az da olsa, aleni hakaret veya nefret söylemi içerenler hariç, eleştirileri de silmiyorum. O tarz yorumların sahiplerine baktığımda ise genellikle profilleri ve iletişimleri kapalı. Cama taş atıp, üst mahalleye kaçan çocuklar gibiler.
Gözlemim şu; 'Klavye delikanlılığı' artık ciddiye almadığımız bir durum, evet. Gülüp, geçerken sadece üzülüyorum o insanlara. Bedelini ödemeden şiddet uygulamak, korkakça bir zavallılık hali malum. Samimiyetle üzülüyorum.