Yılmaz Güney'in eşi Fatoş Güney, Günaydın’dan Tuba Kalçık’a konuştu. Fatoş Güney, eşinin zorluklarla dolu hayatından aşklarına, 'Çirkin Kral Efsanesi' belgeseli hakkındaki düşüncelerinden hayaline kadar pek çok konuda açıklamalar yaptı.
'Çirkin Kral Efsanesi' isimli belgeseli görünce 'Yazık oldu' dedim. Ortaya konulan profillerden hangisi Yılmaz Güney'di? Kopuk, konuşmalar gereksiz, kurgusu karmaşık ve reyting kaygısı yüklü. Ülkemiz tarihinin, birçok filmiyle iç içe geçen yansımaları da yoktu.
Yönetmenin siyasi görüşlerini araya sokma kaygısıyla uzayan bir röportajlar serisi.
"Şiddet, üzerine pis bir leke gibi yapıştı"
Hapishanede başlayan hastalığı midesini yiyip bitirmişken, sinirleri harapken, asistanına kızıp vurması nasıl şiddet gösterisi olarak kabul edilebilirdi? Filmlerinde kadınların törelerce nasıl kurban edildiklerinin mesajını verirken, bir belgeselde nasıl kadına şiddet uygulayan biri olarak anılabilirdi? 'Bir işçi kadın bile onun karşısında kendini kraliçe gibi hissedebilirdi' tespitine rağmen, yapıştırılan 'eşine şiddet' yaftasına gelince... Karşı tarafın geçmişinin gölgelediği, onun değerlerine ters düşen bir birlikteliğin verdiği zarardan başka ne olabilirdi? Ama şiddet, üzerine pis bir leke gibi yapışıp kalacaktı işte.
"Müslüm'ü öyle bir geçer ki..."
Bir Yılmaz Güney filmi, 'Müslüm'ü geçer mi? Öyle bir geçer ki; onlarca misli hem de. Bizim projemize niyetlenen çok yapımcı oldu. En sonuncusu 'Müslüm' filminin yapımcısı Mustafa Uslu'ydu ama son anda vazgeçti.
Filmimizi kendim yapacağım, olmazsa da imece usulüyle. Yılmaz'ı gönüllerinde taşıyanlardan destek isteyeceğim. Onu yeni kuşaklara aktarmanın bir yolunu bulacağım.
Yorumlar