Üçlü zirvenin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Rusya Devlet Başkanı Putin açıklamalarda bulunuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satır başlıkları:
Suriye'nin bütünlüğü vce siyasi çözümde mutabakız. Görüşmeler verimli geçti, önemli kararlar aldık. İdlib'ten yeni göç trajedisine seyirci kalamayız. Önümüzdeki günlerde bölgede hayırlı gelişmelerin yaşanacağını ümit ed iyoruz. Anayasa Komitesi'nin teşekkülü diğer önemli konuydu. Kuralların belirlenmesinde yapıcı ve esnek tutum sergiledik. Siyasi sürecin ilerletilmesi için gayret gösterdik. Komitenin oluşumuna ilişkin pürüzler giderilmiştir. Usul kuralları konusunu da BM ile eşgüdüm halinde sonuçlandırarak Anayasa Komitesi'nin çalışmasının bir an önce başlamasını sağlamayı hedefledik. Türkiye'nin milli güvenliği tarafından kritik önem taşıyan Fırat'ın doğusu gündeme geldi. Bölücü terör örgütü halkı silah altına sağlamaya, insanların mallarını gaspetmeye kadar her türlü zulmü işliyor. Dün Çobanbey'de hastaneye düzenlenen kalleş saldırı bunun en son örneğidir. Suriye'de DEAŞ tedbiri artık ortadan kalkmıştır.
Suriye'nin istikrarı için en büyük tehdidi PKK ve onun uzantısı olan PYD/YPG'dir. Sayın Ruhani ve Sayın Putin'i Fırat'ın doğusunda gelinen aşama hakkında bilgilendirdim ve düşünceleri kendileriyle paylaştım. Bir terör oluşumuna rıza göstermeyeceğimizi kendilerine ifade ettim. Özellikle burada mülteciler şehrinin oluşabileceğini, mülteciler için buralarda konaklayabileceği, ekip biçebileceği bahçelerinin yapılması konusunda hazırlık yapılmasının isabetli olacağını ifade ettim. Bu tür bir insani altyapıyı oluşturmamızda fayda olacağını anlattım. Sınırımızda oldu bittiye müsaade etmeyeceğiz. Amerika ile iki hafta içinde arzu ettiğimiz sonucuna ulaşamazsak kendi harekat planımızı uygulamaya koyacağımızı her iki lidere anlattık. 3.6 milyon insana ev sahibi yapan ülkeyiz. Bu konuda birçok fedakarlıklarda bulunduk ve halen de bulunuyoruz. Çözümün Suriye toprakları içinde aranması gerektiğini ifade ettik. Terörden arındırdığımız 4 bin kilometrelik alana şimdiye kadar 360 bin mülteci geri döndü. Çocuklarını okula gönderiyorlar, temin ettiğimiz sağlık hizmetlerinden yararlanıyor. Türkiye'nin sığınmacı gücünü tek başına kaldıramayacağı ortadadır. Ülkemizin yeni bir göç akınını kabul etmesi de mümkün değildir.
Fırat'ın doğusundaki barış koridoru mülteciler için de korunaklı bir liman olacaktır. 2 milyon Suriyeli kardeşimizin bu bölgeye yerleştirebileceğimizi düşünüyoruz. Türkiye başta olmak üzere ülke dışında olan Suriyelilerin önemli bir bölümünün kimseye yük olmadan kendi topraklarında yaşamalarını temin edebiliriz. Türkiye olarak bu konuda gereken her türlü sorumluluğu almaya hazırız. Suriyeli mültecilerin gönüllü geri dönüşümü için çalışmak istiyoruz. Irak, Lübnan ve Ürdün'le birlikte Suriyeli mültecilerin geri dönüşüne dair uluslararası konferans düzenlenmesi için girişim başlattık. Ankara zirvesinin Suriye'de barış, güvenlik ve istikrarın tesisine katkıda bulunmasını temin ediyorum.
Bir sonraki zirve toplantımıza önümüzdeki aylarda İran'da ev sahipliği yapma konusunda bizlerle anlaşan sayın Ruhani'ye bir kez daha teşekkür ediyorum.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin konuşmasının satır başlıkları:
Faydalı yapıcı bir toplantı gerçekleştirdik. Türkiye'nin ve sayın Erdoğan'ın sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıda fırsat ortaya çıktı. Astana sürecinde bütün faaliyetleri bir kez daha gözden geçirdik. Siyasi ve sahadaki gelişmeleri inceleyebildik. Ne mutlu ki üç ülke birçok konuda neredeyse bütün konularda Suriye ile ilgili görüş birliği içindedir. Hepimiz Suriye'nin toprak bütünlüğü, üniter yapısı konusunda aynı görüşe sahibiz. Suriye'ye yabancı ülkelerin müdahalede etmesine karşıyız. Özellikle de Suriye'de yasal devletin daveti olmadan orada bulunmasına karşıyız. Bunların başında Amerika gelmektedir. Amerika ya teröristleri desteklemiş ya da yersiz müdahalelerde bulunmuştur. Onlar Suriye'yi bölmeye çalışmaktadırlar.
Bu hiçbir ülke ve bölge ülkeleri ve üç ülke için kabul edilebilir değildir. Amerika'nın kötü niyeti şuradan bellidir ki, Golan tepelerini bir saldırgana bağışlamıştır. Bu tarihi acayip bir şeydir. Bir ülke başka bir ülkenin toprağını işgal edilmiş olarak başka bir ülkeye bağışlıyor ve o ülkeden hiçbir yasal izin alma gereği duymuyor. Bu da Amerika'nın Suriye halkı ve devletine karşı kötü niyet sahibi olduğunun en belirgin örneğidir. Aynı şekilde İsrail'in yaptığı müdahaleleri, günahsız Suriyelileri bombaladığını görüyoruz. Bu da Suriye'nin milli egemenliğine zıtlık içermektedir. Hepimiz Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı duyuyoruz. Her üç lider terörizmle mücadelenin devam etmesi gerektiğini savunmaktadır. Hala İdlib'de terör örgütü bulunmaktadrır. Ni zamana kadar Suriye halkı bu teröristlerin ülkeden çıkmasını, yok olmasını bekleyecekler? 9 sene yeterli değil midir? Suriye halkı 9 seneden beri teröristlerden baskı görmektedir, eziyet çekmektedir. Bugün teröristleri kimler destekliyor, silah veriyor biz biliyoruz. Bu sürecede suçsuz, günahsız insanlar öldürüldü. İdlib'teki teröristlerle mücadele edip, Suriye devletine yardımcı olmalıyız.
Fırat'ın doğusu konusunda da Amerika'nın hakimiyeti altındaki bölgeler. Bazı terörist gruplar buradalar, bunu biliyoruz. Sayın Erdoğan'ın mültecilerin geri dönüş meselesi. Kendi evlerine geri dönmek istemektedirler. Saddam taraftarları ülkemizin bir kısmına mülteci olmuşlardı geçmişte. 40 yıldır 3 milyon Afganlı bizim misafirimizdir ve ülkemizde yaşamaktadırlar. Bunların hepsi kendi köyüne dönmek ister.Kendi tarlasını ekmek ister. Biz bütün bir Suriye'yi güvenli hale getirmeliyiz ki, Suriye halkı kendi evine dönebilsin.
Bir kez daha sayın Erdoğan'a ve Türkiye devletine, hükümetine bu zirveden dolayı teşekkür ediyorum.
Rusya Devlet Başkanı Putin'in konuşmasının satır başlıkları:
Suriye çözümüne yönelik beşinci zirve çok başarılı ve verimli bir şekilde gerçekleştirildi. Kabul ettiğimiz bildiri de Suriye'de kalıcı barışın tesis edilmesi için ilgili maddaler yer almaktadır. Eminimiz ki bunun siyasi, diyolog ve diplomatik yöntemlerle ulaşmak mümkün olacaktır. Suriye'ye çözüm konusunda garantör ülkesi olarak toprak bütünlüğünü destekleyen üç ülkeyiz. İdlib'de gerginliğin azalması için her türlü çabayı göstereceğiz. Bu yönde düzenli olarak uzman düzeyinde toplantılar sürdürülecektir. Üç garantör ülkesinin uzmanları önümüzdeki toplantı Ekim ayında Nursultan'da yapılacaktır. Geçen Soçi'de toplantı yapılmıştır. Anayasa komitesi oluşumu konusunda karar almıştır. Titiz bir çalışma sayesinde liste oluşturulmuştur. Biz üç garantör ülkesinin katılımı ile Anayasa komisyon komitesi onaylanmıştır. Siyasi çözüm sayesinde Suriye'de ve Ortadoğu'da barış ve istikrara katkı sağlayacaktır. Suriye'nin tekrar Arap Birliği'nin tam üyesi olması mümkün olacaktır. İdlib'deki durum endişe verici. Bu bölge neredeyse tam olarak El Kaide bağlantılı grupların kontrolünde. Buna sessiz kalamayız. Bu konuda mutabık kaldık.
Terör örgütlerini yok etmek için Suriye ordusuna kısıtlı harekatlarda destek vereceğiz. Sivil halkın zarar görmemesi için her türlü adım atmaya hazırız. Süriye'nin kuzey ve doğu bölgesinde İŞİD hücreleri aktif hale gelmektedir. Suriye'nin yeniden restore edilmesi için yardım sağlıyoruz. Geçen yıldan itibaren 398 bin kişi yurtdışından Suriye'ye döndü. 1.3 milyon yerinden edilen mülteci evlerine döndü. Suriye'nin ekonomik ve sosyal restorasyon süreci başlamıştır. Uluslararası örgütler, uluslararası toplum Suriye'de barışı sağlamak isterse o zaman yardım sağlamaladırlar. Biz bu zirve kapsamında sayın Erdoğan ve sayın Ruhani ile ikili görüşmeler yaptık. Biz hemfikiriz ki ilişkilerimiz bütün alanlarda hızlıca gelişmektedir. Geçen sene ticaret hacmimiz 25 milyar doları aşmıştır. Enerjide stratejik iş birliğimiz geliştirimiştir.
Karşılıklı kültür ve turizm yılı var. Bu sene Türkiye'ye 6 milyondan fazla Rus turist gelecektir. Sayın Ruhani ile Rusya ile İran arasında sanayi, enerji, ulaşım arasında işbirliğini değerlendirdik. Ticarette milli paraların daha fazla kullanımıyla ilgili anlaştık.
Sayın Erdoğan ve sayın Ruhani'ye verimli müzakerelerden dolayı teşekkür etmek istiyorum.
Yorumlar