Yıldırım'ın konuşmasında satır başları:
2002’de Türkiye bir kriz yaşadı. Bu kriz sorası AK Parti iktidarı geldi. 15 senede bu ülkeye çok şey kattık. Ekonomi konusunda radikal keskin karalar aldık. 15 yılda Türkiye 3 kat büyüdü. İhracatçı firma sayımız 2 katın üzerine çıktı.
Eximbank vasıtasıyla döviz kredilerinde de faiz oranları düşürülmüştür. Yaşadığımız darbe girişimleri ve döviz dalgalanması ile kısmi bir kriz meydana gelmiştir. Çin ve Hindistan’dan sonra küresel manada en çok büyüyen ülke konumuna geldik.
Kredi garanti fonunun devreye alınması ile sektörde rahatlık sağlanmıştır. Bir kara daha aldık. Bu kredi garanti fonu mekanizması başlangıçta nakit sıkışıklığını giderilmesi için bir tedbir olarak ön görülmüştü. Bunu rotatif yapıyoruz yani bu fon sürekli hale gelecek. Yeni destek paketleri ile 2017 yılında da kredi verildi. Avrupa Birliği’ndeki ihracatımız ilişkilerimizdeki gerilemeyi rağmen yüzde 8 oranında artmıştır.
Bir dayanışma içerisinde olmazsak, terörün getirdiği zararlardan emin olamayız. Kimse New York'un Ankara'dan daha güvenli olduğunu söyleyemez.
Değerli katılımcılar, doğrudan yatırımcının ekonomiye birkaç aylık persfektifle bakmadığını, bakılmaması gerektiğini, 15 yıllık öngörü ile yapılması gerektiğini hepiniz biliyorsunuz. Bu firmalar için de böyle, ülkeler için de böyle. Hesabını bilmeyen kasap, elinde kalır masat. Bu laflar boşa söylenmemiş. Bu lafı dünya ekonomisi için de söyleyebilirsiniz veya kasap Hasan Amca için de aynı şeyler geçerli. Her şey ekonomi, her şey hesap kitap.
Küresel anlamda ses duyurabilmek için, ekonomi ile siyaseti ile ben de varım diyebilmesi için daha fazla işbirliğine ihtiyaç var. Kavgaları anlaşmazlıkları değil, ortaklıkları birliktelikleri ön plana çıkarmak gerekiyor. Bölgemizin en çok yatırımda tercih edilen ülkesi haline geldik. Bakın 1984-2002 yılları arasında dünyada kriz yok ama Türkiye sadece 15 milyar dolar doğrudan yatırım çekebilmiş. 2003 yılından bugüne kadar ise 186 milyar dolar uzun vadeli doğrudan yatırım getirebilmiş bir ülkedir.
Yurtdışında faaliyet gösrteren Türk firmalarının yatırımları da 31 milyar dolara ulaşmıştır. Bu yatırımlarla doğrudan istihdam edilen personel sayısı 181 bine ulaşmış ve ciro büyüklüğü de 40 milyar dolar olmuş. Türk yatırımcıları da bölgeye ve küresel anlamda yatırım yapıp, istihdam oluşturuyor.
Ismarlama usulu teşvik sistemini hayata geçirdik. Stratejik özelliğe sahip, orta teknoloji geliştiren yatırımlara ucu açık teşvikler veriyoruz. Karşılıklı konuşup, kararlaştırıyoruz. Her türlü projelere değil, anlamlı projelere, farklılık sağlayan projelere veriyoruz. Bu sayede küresel yatırımların odak noktası haline gelmesini sağlıyoruz.
Yurtdışında Türk yatırımcıların üstlendiği projelerin yüzde 85'i 2002 yılından sonra gerçekleştirmiştir. 2002 yılında 22 milyar dolar ve 2016'da 72 milyar dolara yükselmiştir. 2003-2015 yılları arasında 277 milyar dolara yükseldi. Dolayısıyla yurtdışı müteahhitlik ve yatırım hizmetlerinde Türkiye ilk 3 ülke arasındaki yerini almıştır. 57 ülke bir araya gelse bu güçlerini birleştirse ve burada dünyanın birçok ülkesine çok büyük projelere imza atma imkanları var.
Sözlerimi tamamlarken bir şey söylemek istiyorum, 2008 yılından itibaren bir kriz başladı. Dünya ticareti azaldı. Şimdi toparlanma süreci var. Bu seneki tahminler yüzde 3,5-3.6 civarında bir büyüme bekleniyor. Son 10 yılda küresel krize rağmen mega projelere baktığımız zaman 10 tane proje var. Bu 10 projeden 6'sını Türkiye yaptı.
Yavuz Sultan Selim projesi ve otoyol projesi Osman Gazi Köprüsü ve İzmir Otoyolu, Marmaray, havalimanı ve şimdi de Çanakkale Köprüsü....
Hemen hemen tamamı da kamu-özel ortaklığı ile yapılıyor. İstikrar gördükleri ve gelecek gördükleri için. Toplam tutarı 65 milyar dolarlık yatırımı Türkiye'de yapıyor.
Yorumlar