İYİ Parti Kağıthane Belediye Başkan Adayı Mehmet Aslan azonceoldu.com Haber Müdürü Zeynep Uzun’a yerel seçimleri ve parti içi gelişmeleri değerlendirdi.
İstanbul’un Şişli, Levent gibi size daha yakın ilçeleri varken neden Kağıthane’den aday oldunuz?
Ben doğma büyüm İstanbulluyum. İstanbul çok büyük bir metropol artık. Anadolu’nun bir küçük şehri gibi mikro hemşehricilik yapmaktan çok uzak insanlığın bir arada yaşadığı bir şehir. Doğma büyüme İstanbullu olan ve ömrünün çoğunu sizin saydığınız ilçelerde de geçiren bir insanın Kağıthane’den geçmemesi, Kağıthane’de vakit geçirmemesi, Kağıthane’nin hayatının bir parçası olmaması imkansız. Çünkü bu saydıklarınızın tam ortasında bulunan bir ilçe Kağıthane ve ben de her defasında dört bir tarafı; Eyüpsultan, Beyoğlu, Sarıyer, Beşiktaş, Şişli ile sarılı bir Kağıthane’nin neden bütün bu ilçelerden çok çok geri kaldığını anlamış değildim çok içim yanıyordu bundan dolayı…
“KAĞITHANE’Yİ BAŞTAN YARATMAK İSTİYORUM”
Neden burası gelişmiyor? Neden burası bir Şişli gibi bir Beşiktaş gibi olmasın?Kağıthane İstanbul’un en eski ilçesi. Bizans dönemine ait milattan sonra 620’lerde kurulan bir köy aslında Kağıthane… Sonra Osmanlı’nın da Lale Devri’nin yaşandığı ilçe ama insanlarımız bunu bilmiyor. Kağıthanelilerin çoğu da belki bilmiyor. Kağıthane; kaderine terk edilmiş bir oy deposu olarak görülen, insanların kandırıldığı aslında hak ettikleri hizmetin onda birini bile almayan bir ilçe… Çok daha güzelleştirilebilecek çok daha özelleştirilebilecek bir ilçe. Ve ben de bir şey yapmak istersem ilçeyi baştan yaratmak isterim. Dünya standartlarında yemyeşil, pırıl pırıl aydınlık; gençleriyle, kadınlarıyla, yaşlısıyla, engellisiyle bir kent kültürünün yaratıldığı Kağıthane yaratmak istiyorum. Benden önceki Kağıthane ile benden sonraki Kağıthane’nin herkes tarafından fark edilmesini istiyorum.
Kağıthane Belediye Başkan adaylığınız partiden gelen bir talep miydi yoksa siz mi siyasete belediye başkanı olarak devam etmek istediniz? Yani atama aday mısınız?
Güzel soru… Atama aday olsaydım emin ol İYİ Parti’de olmazdım. Bizim partide öyle bir yapı yok. Atama! ‘Hadi senin işin gücün yok oraya git’ bir durumu yok. Ben istedim, ben uğraştım, hedeflerimi anlattım. Kağıthane’yi biliyorum. Şimdi Kağıthane’ye gidelim adaylardan en çok tanınan yine benim.
“TANINIRLIĞI EN YÜKSEK ÇIKAN ADAYIM”
Anketlerde tanınırlığı en yüksek çıkan adayım. Kağıthane’de bir şeyler yaratmak istiyorum. Kağıthane çok geri kalmış ve çirkin bir yapıya terk edilmiş. Gültepe, Çeliktepe taraflarına giden insan oradan çıkamıyor trafik olarak. Depresyona giriyor artık neredeyse. 20 yıl olmuş aynı zihniyetle yönetilmiş çöp sorunu giderilmemiş. Çarpık kentleşme, otopark sorunu… Kentin meydanı yok. Meydan diye 3 tane dört yol gösteriyorlar. Meydan demeye bin şahit ister. Yani yapılacak çok iş var Kağıthane’de. O yüzden Kağıthane’yi isteyerek, severek aday oldum.
Cumhur İttifakı’nın adayı Kağıthane Belediye Başkan Yardımcısı Mevlüt Öztekin oldu. Dolayısıyla Kağıthane’yi siyaseten daha iyi bilen biri. Bunu bir dezavantaj olarak görüyor musunuz?
Hayır! Asıl işin trajikomik tarafı bu… Şimdi Kağıthane’nin belediye olarak sorunlarından bahsediyoruz. 20 yıldır bu sorunları üreten, bu sorunların sebebi, bu sorunları çözemez zaten sorunun sebebi onlar. Bu kötü kentleşmenin sebebi onlar. Kağıthaneli de AK Parti’nin adayını tanımaz, bilmiyorlar. Orda partinin ve Cumhurbaşkanının adı var öyle seçim kazanıyorlar zaten. Yıllarca da Kağıthane’ye yatırım yapmamalarının sebebi Kağıthane’de AK Partili kardeşlerimiz nasıl olsa Tayyip Erdoğan’ı çok seviyor nasıl olsa bizim deyip hiç yatırım yapılmamış. Kağıthane’nin bütün kaynakları başka yerlere veya kişilere aktarılmış. Bir örnek vereceğim; yıllık araç kirası bedeli 12.5 milyon TL olabilir mi bir belediyenin? 12.5 milyon TL araç kirası veriyorlar. 2.5 milyon TL benzini var. Kimin parasını kime veriyorsun. O paraya kaç çocuk okur, kaç yaşlı doyar, kaç tane engellinin hayatı kolaylaşır. Belediye başkanının amacı makam aracına binip hava atmak değildir. Belediye başkanının amacı hayatı kolaylaştırmaktır. Sekreterin altına bile bir makam aracı vermişsiniz. Madem belediyecilik yapıyorsunuz, madem toplu taşımacılıkla övünüyorsunuz; binsinler toplu taşıma araçlarına paşa paşa eve giderler, paşa paşa da belediyeye gelirler.
Siz belediye başkanı olduğunuz zaman makam aracı kullanmayacak mısınız?
Belediyeye ait hiçbir şeyi özel ihtiyacım olarak kullanmam, kendi aracım bana yeter.
“GAYRİMENKULLER 3 KAT DAHA DEĞERLENECEK”
Kağıthane’de ben bunu çözerim dediğiniz sorunlar neler? Biraz projelerinizden bahseder misiniz?
İlçede bir kere 50 senedir bir kanalizasyon, alt yapı bozukluğu var. Her an patlamaya hazır bomba gibi. Üst yapı her an son dakika haberiyle karşınıza çıkabilir. Her an yıkık binaların adını ve göçük altında kalmış canlıları düşünebilirsiniz her an… Bu yapılaşma düzelecek. Kağıthane’ye şunu vaat ediyorum; hayatın kolayca yaşanıldığı, diğer semtlerden cazip hale geldiği bir yer olacak. Bugün Kağıthane’de satılan herhangi bir gayrimenkulün satılma nedeni Kağıthane’nin güzel olmasından değil; uygun olmasındandır. Ben iddia ediyorum Kağıthanelilerin gayrimenkulleri dönem sonunda en az 3 kat daha kıymetlenecek. Kağıthane’de evi olan insanın evi 3 kat daha değerlenecek. Yollarını yapacağız, ışıklarını yapacağız, bahçelerini yapacağız. Kağıthane’nin otopark sorununu çözeceğiz. Yazın çöp kokusundan geçilmiyor. Kağıthane’de gençlere değer verilmiyor. Kağıthane’de onca güzel üniversite kampüs varken o gençlerimizin sadece yüzde 17’si Kağıthane’de oturuyor.
Gençlerimizi Kağıthane’ye çekeceğiz. Kağıthaneli bir kart bastıracağız. Kağıthane’de olan herkes sosyal yardımlardan, sosyal hizmetlerden, kafelerden, belediyemizden ayrıcalıkla yardım alacak. Kağıthaneli, Kağıthane’de kalacak. Kağıthane’yi turizme açacağız. Kağıthanelileri dünya ile tanıştıracağız. Gezilerimiz, tarihsel gezilerimiz artacak. Halkımız kermeslerde buluşacak. Kermeslerde vakıflarda, sivil toplum örgütleriyle ortak düzenleyeceğimiz kermesler olacak. Gelirleri biraz vakfa biraz Kağıthane’nin sosyal yardımlaşma derneklerine ve de vatandaşlarımıza dağıtacağız.
Barselona böyle yapmış, Madrid böyle yapmış, Paris böyle yapmış. İşsizlik de çok büyük sorun Kağıthane’de. İşletmeler açacağız, eski atölyeleri tekrar açacağız. Kağıthane hem üreten hem çalışan hem de dışarıdan yerli yabancı turistlerin uğrak yeri olacak. Müzeleriyle, festivalleriyle, açık hava sinemalarıyla, kermesleriyle, tarihi gezileriyle... Herkes ‘Kağıthane neymiş’ diyecek.
Kağıthane’den yeni bir Barselona mı yaratacaksınız?
İşte Kağıthane o eskinin nezihliğini tekrar kazanacak. Yani başarılmış diğer il ve ilçelerden örnekleri alacağız. Bizim Kağıthane’ye uygun şekilde projelendireceğiz. Benim amacım Kağıthane’yi zenginleştirmek. Daha da güzelleştirip cazip hale getirmek. Geri kalmış Kağıthane’ye artık tahammül yok. Kağıthaneliler çok daha güzel bir Kağıthane’de yaşamayı hak ediyorlar.
“UYUŞTURUCUYLA NASIL MÜCADELE EDİLİR BEN BİLİRİM”
Sizin uyuşturucu ile mücadelede projeniz vardı onu Kağıthane’de de hayata geçirecek misiniz ?
Geçirmeyi düşünmek değil geçirmeye mecburum. Türkiye’nin en büyük uyuşturucuyla mücadelesini üniversiteler bazında yapan benim. 113 üniversitede 500 bin öğrenciyle konferans yaptım. 65 bin kişi arasında 6 bin tane bağımlıyla bire bir iletişime geçtik 500’ye yakın insanı tekrar hayata döndürdük. Bu çok önemli ve değerli bir şey. Uyuşturucuyla nasıl mücadele edilir ben bilirim. Kağıthane’de uyuşturucu kullanım oranı çok yüksek, satış oranı çok yüksek. Bunu sosyal faaliyetle engellemezseniz eğer bu, sadece cebren, hukuken, kolluk kuvvetleriyle bitecek iş değil. Gençlerimizi kazanmak zorundayız. Onlara umut aşılamalıyız, sevgi aşılamalıyız. Gençleri kaderlerine terk ettiremeyiz.
Mehmet Aslan ‘zengin aile çocuğu’ imajını nasıl kıracak? Kağıthane’nin dar gelirli sokakları sizi benimseyebilecek mi?
Güzel sorunuza teşekkür ediyorum… Benim anam babam belli Allah bu babaya bu evladı verdi. Ne kadar şükretsem az. Benim eğitimim de belli, durumum da belli. Türk milleti samimiyeti çok sever. Ben sonradan olma bir insan değilim ben anadan doğma böyleyim. Yani ben birilerinin parasıyla, haramla, rüşvetle, sıfırdan siyasete girip makam mertebe kazanıp halkı hakir gören bir insan değilim ki… Ben anadan doğma böyleyim. Ben siyasete girdiğim günden beri beni buradan vurmaya çalıştılar. Türk halkı samimiyeti sever beni zaten kabul etmiş ben aynı zaman da onların oyuncu Mehmet Aslan’ıyım.
“TÜRK HALKI BENİ BENİMSEDİ”
Siyasetçi olarak benimsediler mi sizi?
Benimsediler. Benimsemeseler inanın siyasette bu kadar önemli yerlere bu kadar kısa sürede gelemezdiniz. Çünkü benim giydiğim takım elbiseyi, taktığım kravatı, boyumu posumu yadırgamıyorlar. Seviyorlar, kendilerinden biri gibi görüyorlar. Çünkü benim onları hakir görmek aşağılamak gibi bir maksadım hiçbir zaman olmadı. Tam tersi onların içlerinden çıkıp onları unutanları siliyorlar. Ben hiçbir zaman bana uzatılan eli havada bırakmadım. Ben her davete icabet etmeye çalıştım. Hiç kimsenin problemine karşı kendimi uzak tutmuyorum. Halka karşı duvar örmüyorum. Samimi bir insanım. İnsanlar benim oturuşumdan, kalkışımdan, kıyafetimden bana kem gözle ya da kötü gözle bakmıyorlar; tam tersi yakışır abime diyorlar. Beni örnek alıyorlar, benim gibi olmaya çalışıyorlar. Bu çok güzel bir şey. Bir teyze geldi “inşallah torunum senin gibi olur” dedi. İnsanlar sevdikleri insanı, sana benzetiyorlarsa seni benimsemişler demektir, sevmişler demektir.
Kağıthane’de Kürt seçmenin oylarını alabileceğinizi düşünüyor musunuz?
Niye almayayım? Kürtler oy kullanmıyor mu, onlara da aynı hizmeti sunmayacak mıyız? Ben Kürt, Laz, Çerkez, Alevi, Sünni diye ayırt etmem. Benim için herkes Allah’ın kuludur. Ben herkesin Mehmet’iyim. Benim düsturum; aynı vatan içinde, aynı bayrak altında yaşayan, bayrağı bayrak bilen, vatanı vatan bilen herkesle el sıkışırım, hizmet ederim, yardım ederim, kardeş görürüm ve onlara hizmet etmekle de mükellefim. Eğer seçilirsem belediyecilik hizmet yeridir, temsil yeri değildir. ‘Şurası şu adamın mahallesi oraya hizmet götürmeyeyim’ diye bir şey yok. Ben öyle biri değilim. Ben pazar günleri Halil İbrahim sofraları kuracağım ve ona da ilk mantıyla başlayacağım. Binlerce insan yemek yiyecek, kaynaşacak. Şucusun bucusun diye çok koptuk. Kimsenin alnında Kürt mü, Laz mı, Alevi mi diye yazmıyor. Genel başkanımızın söylediği gibi herkesin TC kimliği var; ağa da odur, paşa da odur. Bana kimliğiyle gelen ‘ben Kağıthaneliyim’ diyen herkes benim için aynıdır.
Merakımdan soruyorum neden mantı?
İçtenlikle söyleyeyim; ben mantı yemeyi çok severim. Bu yüzden de Halil İbrahim sofralarımıza ilk mantı ile başlayacağız.
“TÜRKİYE’DE BEKA SORUNU YOK; KOLTUK SORUNU VAR”
Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan Gerek MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bu seçimi bir beka meselesi olarak değerlendiriyor. Sizce Türkiye’de beka sorunu var mı?
Sayın Meral Akşener çok güzel izah ettiler; Türkiye’de beka sorunu falan yok, bazı beyefendilerin kişisel beka sorunu yani koltuk sorunu var. Bu bir belediye seçimi. Kağıthane’nin belediye başkanının beka sorunuyla ne alakası olabilir? Düzce’deki belediye başkanının encümen üyesinin park bahçeleri temizleyecek olan birinin beka ile ne alakası var? Birileri için her seçim beka sorunu. Beka sorunu varsa en büyük beka sorunu ekonomidir. İnsanlar aç! Devlet olarak vatandaşın karnını doyuramıyorsan asıl en büyük beka sorunu budur. Dışarıdan gelecek bir düşmanın Türkiye’ye karşı ne beka sorunu olabilir; kim başarabilmiş! Ama yavrusunu doyuramayın bir ananın beka sorunu vardır, kızına gelinlik alamayan bir babanın beka sorunu vardır. Bir de bu muktedirlerin o koltuğu koruma sorunu vardır. Onun için rahat olsunlar o da yok çünkü 4 sene boyunca seçim de yok.
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin “Batı’da AK Parti ve MHP’ye kaybettireceğiz” sözleri CHP ve İYİ Parti ittifakına destek olarak yorumlandı. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? HDP ve İYİ Parti isminin birlikte anılması sizi rahatsız ediyor mu?
Çok güzel gündem soruları soruyorsun da ben Kağıthane Belediye Başkan adayıyım.
Ama aynı zamanda İYİ Parti Genel Sekreter Yardımcısısınız
Şu an İYİ Parti Genel Sekreter Yardımcılığı sıfatıyla Ankara’da genel merkezde konuşsak bu sorulara çok farklı cevap veririm ama ben Kağıthane’nin sorunlarıyla meşgulüm. Benim görevim şu an Kağıthane Belediyesi’ni kazanıp Kağıthanelilere en iyi hizmeti verebilmek.
Ama benim sorduğum bu soruyu Kağıthane’deki seçmen de merak ediyordur bence.
Valla ben senin soruna senin istediğin gibi cevap vermezsem kızma. Ben şunu söylemeye çalışıyorum. Biraz evvel de söyledim bana oy verecek insan ya da vermeyecek insan Kağıthane’de yaşıyorsa hizmet etmek zorundayım. Ben herkesin Mehmet'iyim. Bunun da temel çizgisi; bayrağıyla, kurucu iradesiyle sorunu olmayacak. Böyle sorunu olan insanlarla benim işim olmaz. Bir insan Kürt diye ‘hizmet almayacak’ diye bir durum yok. Bayrağı bayrak bilen herkesle biz otururuz, çalışırız, konuşuruz, hizmet ederiz. Hizmet etmekle de görevliyiz.
“CHP’DE BAZI ŞEYLERİ ANLATMAK DAHA ZOR”
Zaman zaman CHP-İYİ Parti ittifakında çatlamalar oluyor. Sizce İYİ Parti ve CHP ittifak sürecini doğru yürütemedi mi?
İttifaklar asgari müştereklerde buluşmak zorundadır. Anlaşma demek odur. Sadece bir kişinin dediğini yapmak zaten dayatma olur. Bence her iki genel başkanımız son derece özveriyle mücadele ettiler. Tabii ki kendi içlerinde de yani bilhassa CHP’de bazı şeyleri anlatmak daha zor olabilir, daha büyük sorunlar da kendi içlerinde yaşamış olabilirler. Ama sonunda iyi yönettik ki son güne kadar Cumhur İttifakı daha önce hiç anlaşamadıkları yerlerde mecburen anlaşmak zorunda kaldı. Birbirlerine illeri, ilçeleri verdiler.
“IĞDIR’I MHP KAZANIRSA BUNUN TEK SEBEBİ MERAL AKŞENER’DİR”
Eğer biz kötü yönetseydik, kötü bir ittifak yapmış olsaydık onlar son güne kadar ittifaklarını genişletmek, anlaşmak durumunda kalmazlardı. Zaten kendi beyanları var “eğer anlaşmazsak Cumhur İttifakı o illerde kaybediyor” diyorlardı. Gene kaybedecek o da ayrı. En önemli şeyi, tarihi bir olayda Sayın Genel Başkanımız Iğdır için yaptı. Bugün eğer Iğdır MHP’de kalıyorsa, Iğdır’ı MHP kazanıyorsa bunun tek sebebi Meral Akşener’dir. Biz “eğer siz ittifak yapmazsanız HDP kazanıyor, ittifak yaparsanız MHP kazanıyor” dedik resmen onları Iğdır’da MHP’nin kazanması için ittifak yapmaya mecbur kıldık.
Ülkücülerin İYİ Parti ve MHP ikilemi var. Kim daha çok ülkücü?
Bir Türk milliyetçisine veya bir insana ‘hanginiz daha çoksunuz’ demek haksızlıktır. Geçen gün 20 yaşında bir askerimiz şehit oldu. O gelse dese ki ‘ben 20 yaşında şehit oldum sen 70 yaşına kadar hala yaşıyorsun’ hangimiz daha ülkücü? Ne cevap vereceğiz o zaman? 20 yaşında şehit olan bir Mehmetçikten yaşayan hangi ülkücü daha büyük ülkücüdür? O yüzden bunu partiye indirgemek çok yanlış. Ülkücülerin, Türk milliyetçilerin bir davası vardır. Partiler şunun şurasında 1923’ten önce yoktu ama Türklük davası hep vardı. Atatürk vardı… Partiler fark etmez; önemli olan davadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin bekasıdır kendi söyledikleri gibi… Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Türklüğü eğer ülkücülük olarak kanıksıyorsanız önemli olan davadır.
Kim davasına derinden bağlı, kim menfaatle dün söylediklerinin tam tersini yapıyor onu Türk milliyetçileri bilir, görür. Türk milliyetçileri, Türk ülkücüleri kimin ne olduğunu çok iyi bilir. Benim de kim olduğumu bilir. Ben Kağıthane’de her yerde dolaşıyorum öyle koruma ordularıyla da dolaşmayı hiç sevmiyorum. Yani kimin ne olduğunun kararını Türk milliyetçileri de seçmen de sandıkta verecektir. “Ülkücüler şerefsizdir” diyen benim genel başkanım değil.
İYİ Parti Kadıköy’de Emre Kınay’ı Kağıthane’de de sizi aday gösterdi. Partinin bu stratejisinin temelinde ne yatıyor?
Sevilen adaylar çıkarttılar sonuçta.
Siz sevildiğinizi mi düşünüyorsunuz?
Ben sevilmeseydim projelerim halk tarafından bu kadar kısa sürede muhatap alınmazdı. Sokakta görüyorum, ev ziyaretlerinde geziyorum. Her elini sıktığım bir çaya, kahveye davet ediyor sağ olsunlar.
Kağıthanespor’un taraftarları dışlanmışlar. Bir belediyenin en gurur duyacağı kaynağı spordur. Hiçbir yatırımı yapılmayan bir spor kulübü var tapusu bile verilmemiş.
Siz de futbola meraklısınız…
Ben evet tabii! Ben Kağıthanespor’a elimden gelen desteği değil; gereken tüm desteği vereceğim. Niye Kağıthanespor şu an bulunduğu pozisyonda olmak zorunda. Türkiye’nin yarım asırlık bir spor kulübü. Dünkü Başakşehir’in durumu ortada. Şu an bile tribünleri dolu. Gençler Kağıthanespor’a gırtlak patlatıyor; bu gençlerin ne günahı var! Spora yatırımı sadece bina oldurmaktan sayan zihniyetle gençleri nasıl koruyabilirsiniz? Uyuşturucuyla nasıl mücadele edebilirsiniz? Gençleri kötü alışkanlıklardan nasıl uzak tutabilirsiniz. Dayatmayla olmaz ki…
“SİZİN PUŞTLUKLARINIZ VARSA AKŞENER’İN DE HOŞTLUKLARI VAR”
Mersin adayınız Burhannetin Kocamaz listenin YSK’ya geç teslim edilmesi nedeniyle aday olamadı. Ardından Demokrat Parti adayını geri çekti ve Burhanettin Kocamaz’ı aday gösterdi. Kocamaz olayı bir komplo mu yoksa parti içi bir ihmal mi?
Burada bir ihmal yok burada bir operasyon var. Her zaman satılan ruhlar, hainler olacak dahili ve harici her zaman. Burada büyük bir operasyon vardır, olmuştur. Ama sizin puştluklarınız varsa Meral Akşener’in de hoştlukları var. Hiç beklemedikleri bir şekilde Burhanettin Kocamaz’ı aday gösterdik. Birileri de çıktı ‘kendi kendine yaptı’ diye saçma sapan, ipe sapa gelmez bahaneler uydurdular. Ve göreceksiniz Burhanettin Kocamaz Mersin’i alacak. Zalimin zulmü varsa mazlumun ahı var. Çok şükür; her komploda, hainlikte, sorunlarda o sorun dalgasından çıkacak bir genel başkanımız var. Tanklar üzerinize doğru yürüyor dedikleri 28 Şubat sürecinde bile buyursun gelsinler bakalım deyip geri adım atmayan insanı böyle şeylerle yıkamazsınız.
Komployu kuran kim, sizce il başkanınız mı?
O sadece bir piyon. Hepsi çıkar ortaya…
2017 yılında Posta gazetesine verdiğiniz bir röportajda ‘Bahçeli ne zaman emrederse yanına giderim’ söyleminiz var. Bugün Bahçeli’nin böyle bir isteği olsa MHP’ye döner misiniz?
Bu sorunun maksadını anlamadım ne demek yani bu? Ben İYİ Parti Genel Sekreter Yardımcısıyım Kağıthane Belediye Başkan adayıyım genel başkanım da Meral Akşener.
Geçtiğimiz günlerde Devlet Bahçeli’nin Mersin mesajı Burhanettin Kocamaz’a bir çağrı olarak yorumlandı aynı çağrı size gelse sizin tepkiniz ne olur?
Yapılınca görürsün ne olacağını…
Ne olur?
İşte görürsün… Ben geçmişimi inkar etmem etmeme gerek de yok ama benim İYİ Parti’ye geçişim kişisel bir durumdan değil; ben, yapılan büyük bir haksızlığa karşı çıktım. Ömrümün sonuna kadar haksızlık karşısında dik durabileyim diye Sayın Meral Akşener’in yanında oldum. Kişisel bir gayeden dolayı Meral Akşener’in yanına gelmedim.
Siyasette istediğiniz başarıyı yakalayamazsanız oyunculuğa geri döner misiniz?
İstediğin başarı derken?
Yani ola ki belediye başkanı seçilemediniz oyunculuğa döner misiniz?
Biz zaten makam mertebe isteseydik en baştan çileli bir yolu seçmezdik ki… Ben şahsiyetimi, kimliğimi ya da servetimi siyasette kazanmadım. Ben bir makam, mertebe için siyaset yapmadım. Benim siyaset amacım Türkiye Cumhuriyeti olan bir vatandaşı dünyanın neresine giderse gitsin üst düzey birinci sınıf vatandaş muamelesi görüp saygınlık kazanmasını sağlamaktır. Bu da vatandaşını en üst düzey eğittirerek, ürettirerek, geliştirerek olur. Benim siyasi gayem budur; bunu başarmak için siyasete girdim. Tüm hedefim budur. Bana tebliğ edilen her görev siyasette hizmet için bir basamaktır. Ben makam aracına binmeyeceğim diyorum banane… Belediye başkanlığının bana bir artısı yok ben zaten halkın içinden bir insanım. Ne yürüyüşüm değişir, ne oturup kalkmam, ne de giydiğim takım değişir. Geliştirmek, zenginleştirmek için varım. Oyunculuk böyle yapboz parçası gibi değil. İnsan sanatçı doğar. Yetenekleri olur sanatta onu bir tek ölünce terk eder.
Bir proje gelirse değerlendirirsiniz gibi anladım ben…
Yani belki Kağıthane’yi bir film yaparız; film gibi…
Kağıthanelilere bir mesajınız var mı?
Kağıthane’ye verdiğim en önemli mesaj; bu sefer onların istediği olsun. Kağıthane hep iyi olsun. Hor görülmekten, hizmet alamamaktan bunların farkına varsınlar. Onlardan biriyim. Kağıthane’yi zenginleştirmek, yükseltmek, geliştirmek için varım. Daha güzel bir Kağıthane’de, daha dinamik, daha zengin bir Kağıthane’de… Dedim ya; her Kağıthaneli, oturduğu evin daha değerlendiği bir Kağıthane’de yaşamak istiyorsa beni seçsin…
Yorumlar