Duygu hücrelerim karıncalandı, sesim titredi... Zeki Türkeş devamını getirdi: “Kızın küçüklükten kalma bir fotoğrafı var. Annesinin adını da biliyoruz; o da Japonya’da bir gazeteciymiş...” Sonra nasıl tanıştıkları hakkında bilgi paylaştı. Seul Olimpiyatları’nı (1988) Japonya’daki gazetesi adına izlemek için gelen genç gazeteci Kyoko Mori, 9 dünya, 6 olimpiyat madalyası alan Naim Süleymanoğlu ile de röportaj yapmış. Birbirlerinden hoşlanmışlar; olimpiyat süresince de devamlı görüşmüşler...
NAOMİ MORİ...
Kyoko Mori, Naim Süleymanoğlu’nun, “Birlikte yaşamak istiyorum, benimle Türkiye’ye gelir misin?” teklifini kabul edip Türkiye’ye gelmiş. Doğum tarihi konusunda emin değiller, ancak Kyoko Mori ile Ankara’da birlikte yaşarken, 1990 veya muhtemel ki 1991’de bir kız çocukları dünyaya gelmiş. Kyoko Mori, doğumu da Ankara Büyük Doğumevi’nde yapmış... Kız çocuklarının adını Naim’i çağrıştırması için “Naomi” koymuşlar... Evli olmadıkları için soy ismini annesi vermiş, kayıtlara “Naomi Mori” diye geçmiş...
Kyoko Mori, 2 yıl daha birlikte yaşadıktan sonra 1993’te kıskançlık tartışması sonucu kızını alıp Türkiye’den ayrılmış. Bir daha da dönmemiş. Geriye, Naim’in gülüşünü ve yüz hatlarını olduğu gibi yansıtan Naomi’nin resmi kalmış... Şimdi, Naim Süleymanoğlu’nun kardeşleri ve kızları, geriye kalan cana ve Kyoko Mori’ye ulaşmak istiyor...
Kalan mirasın onun da hakkı olduğunu belirtip “Kimsenin hakkı kimseye geçmesin” diyor. Şimdi anlıyorum ki Naim Süleymanoğlu, Hak yoluna yürürken, gerisinde sadece dünya ve olimpiyat madalyaları değil, onurlu ve örnek kardeş ve evlatlar da bırakıp gitmiş...