Maçlara hazırlanırken rakibe göre
plan yapıyor musunuz?
Osmanlı
maçının temposu iyiydi. Son 10 dakika oyun disiplininden kopmalar oldu. Hücuma
gidiyoruz, adamlar geliyor. Onların dağılması lazım, biz niye dağılıyoruz? Gole
gitmek önemli ama takımın yarısı önde yarısı arkada... Korner atıyoruz, gol
yiyoruz. Bu ne maçı ya! Böyle gol mü yenir yahu! Güzel maç demek, doğru
oynanması ve göze hoş gelmesi demektir. İşte bu ikisi olursa mükemmel...
Yetinmek değil, şükrederim. Bu işi yapıyorsak en iyisini yapacağız...
Bir takımla
oynayacaksak zayıf ise ona göre, güçlü ise ona göre niye oynayalım? Kendine
göre oynayacaksın. Sahneye çıkan sanatçı da öyle... Bir sanatçı bin kişi önünde
güzel söylesin 5 kişiye kötü söylesin, öyle olmaz. Biz işimizle değerliyiz.
Oyuncu da öyle...
Beşiktaş’a çok ivme kazandırdınız.
Bunun sırrı nedir?
Tek başıma
bunu yapamam. Bu ekip işi. Kolay değil. İyi olduğu zaman paylaşım olur, kötü
oldu mu tam tersi. Önemli olan ilke ve prensipler. Bunu iyi koruduğunuz zaman
olur. Bunu önce başkan ve yönetim yapar. Sonra takım. Takım adına hoca, hocanın
altında oyuncu, personel, medya, taraftar, hepsi var... Bu camia büyük...
Benden de,
başkandan da önce Beşiktaş vardı, bundan sonra da olacak. “Bensiz olmaz”
diyemeyiz. İşler iyi gidince “Ben yaptım” dersin ama kötü gitti mi, öyle
demezsin. Mazaret ararsın o zaman senin varlığının anlamı olmaz. İşler dört
dörtlük mü, hayır. Daha yapacak şeylerimiz var. Bu kulüp yapısı, ekonomi ile
ilgili. Türkiye’nin de sorunu bu. “Şenol, Fikret, Ahmet, Hüseyin yaptı”
diyorsun, demek zorunda kalıyorsun. İlkeleri oturtacak tam düzen yok.