Örneğin;
‘Kalçamın çok büyük olduğunu düşünürse’, ‘Göğüslerimi sarkık bulursa’, ‘Onu
tatmin edemezsem’, ‘Erken boşalırsam’ gibi olumsuz düşünceler de birer kendini
gerçekleştiren kehanet haline gelerek cinsel hayatı kabusa çevirir.”
ANI YAŞA
Keçe,
geçmişte yaşanan olumsuzluklara saplanan ve gelecek kaygısı yaşayanların temel
sorununun, şimdiye odaklanmakta güçlük çekerek anı yaşayamamaları olduğunu
söyledi. Oysa cinsellikte sonucun değil anda kalarak ve hissederek sürecin
yaşanması gerektiğinin altını çizen Keçe, bedensel duyumlara odaklanarak
yaşanan anın hazzını hissedebilmenin önemli olduğuna dikkat çekti. İşte bu tip
yaklaşımların da cinsel detoksun temelini oluşturduğunu belirten Keçe, “Her
düşünce, sonuca götüren bir araçtır.
Işık gök
gürültüsünden, düşünce de eylemden önce gelir. Bu nedenle cinselliği zehirleyen
ve doğal akışını bozan, performans kaygısı, beğenilme arzusu, ‘süper erkek ve
süper kadın olma’ beklentisi, mutlak orgazm ya da aynı anda orgazm olma gibi
abartılı beklentiler, cinsel hayattan uzak tutulmalıdır” dedi. Aklımıza gelen,
bizi rahatsız eden olumsuz düşünceleri görünmez dikenlere benzeten Keçe, “Bu dikenler
cinsel mitlerdir (doğru bilinen yanlışlar), bir yerden değil, binlerce yerden
gelip kalbimize batmaktadır.
Olumlu
düşünceler hayatımızın yakıtıdır. Ancak, olumlu düşüncenin gücünü ve etkisini
gösterebilmesi için cinsel detoks yapıp, beynimizdeki engelleri, önyargıları ve
sınırları kaldırmak şarttır. İnsan algılarının var olan en üst seviyesi olan
‘sevişmek’, sevginin paylaşılmasıdır, aşk yapmaktır, karşı karşıya değil, yan
yana durabilmektir; ‘bir olma’ sanatıdır, iki ayrı vücudun ve ruhun bir
olmasıdır. Cinsel detoks, insanın ‘savaşma seviş’ sloganıyla hareket edip hem
kendiyle hem de olumsuz düşünceleriyle savaşmak yerine, hayatı ve sunduklarını
olduğu gibi koşulsuzca kabul etmesiyle mümkündür,” dedi.